TAHRİF EDİLMİŞ ÇEKİN HALİHAZIRDA ÖDENMİŞ OLMASINDAN DOĞAN ZARAR

TAHRİF EDİLMİŞ ÇEKİN HALİHAZIRDA ÖDENMİŞ OLMASINDAN DOĞAN ZARAR

GİRİŞ

İşbu yazımızda kambiyo senedi olan çekin nasıl devredildiği, çekin unsurları ve çek kapsamında muhatabın ödeme yükümlülüğünden bahsedip ardından tahrif edilmiş çekler çekin tahrif edilmesi halinde gündeme gelecek ihtimaller ve kimlerin hangi durumlarda sorumlu olacağı hususları işbu yazımız kapsamında değerlendirilmiştir.

  1. A.    ÇEK NEDİR VE NASIL DÜZENLENİR?

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) kapsamında kıymetli evrak devir şekline göre sınıflandırılarak düzenlenmiştir. Gerek tedavül fonksiyonu gerek kanundaki düzenleniş tarzı dikkate alındığında, kıymetli evrakın devir şekli açısından sınıflandırması büyük önem taşır. Devir şekilleri bakımından kıymetli evrak üç türe ayrılır. Kıymetli evrak, nama, emre ve hamiline yazılı olarak düzenlenebilir.

Nama yazılı kıymetli evrak belli bir kişi namına yani adına yazılı olup da onun emrine kaydını içermeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan senetler, nama yazılı kıymetli evraktır. Örneğin kambiyo senetleri (poliçe, bono ve çek) ile anonim şirket pay senetleri nama yazılı kıymetli evrak şeklinde düzenlenebilir.

TTK m. 824’e göre emre yazılı olan veya kanunen emre sayılan kıymetli evrak, emre yazılı senetlerdir. O halde kıymetli evrakın emre yazılı olabilmesi için, lehine senet düzenlenen kişinin adından sonra “emrine” kaydı konulmalıdır. Ancak kıymetli evrak kanunen emre yazılı senet ise artık bu kaydın konulmasına gerek yoktur. Çünkü kanunen emre yazılı senetler, zaten kanun gereği emre yazılı kabul edilmektedir. Örneğin kambiyo senetleri (poliçe, bono, çek) kanunen emre yazılı senetlerdendir.

TTK m. 658’e göre “Senedin metninden veya şeklinden, hamili kim ise o kişinin hak sahibi sayılacağı anlaşılan her kıymetli evrak, hamile veya hamiline yazılı senet sayılır”. Kanunda aksine açıklık olmadığı sürece, tüm kıymetli evrak hamiline yazılı düzenlenebilir. Poliçe ve bono hamiline yazılı olamaz. Yine anonim şirket pay senetlerinin hamiline düzenlenebilmesi için pay bedellerinin şirkete ödenmiş olması şarttır. Buna karşılık kambiyo senetlerinden çek, hamiline yazılı düzenlenebilir.

Bir ödeme aracı olarak ortaya çıkan çek, Türkiye uygulamasında ileri tarihli çekler ile birlikte çoğu kez aynı zamanda teminat aracı olarak da kullanılmaktadır. Çekin bu işlevi görmesi, onu uygulamada en sıklıkla kullanılan kambiyo senedi hâline getirmektedir. Bu durum, çekin herhangi bir unsurunda, belli amaçlarla, çeki elinde bulunduran herkes tarafından tahrifat yapılmasını muhtemel hale getirmektedir. Çek, diğer kambiyo senetlerinden farklı olarak hamiline düzenlenebildiği için üzerinde gerçekleştirilebilecek tahrifat türleri sayıca daha fazladır. Bu hususta muhatabın üzerine düşen özen ve kontrol yükümlülüğünü yerine getirerek çek üzerindeki tahrifatı tespit etmesi önem arz etmektedir. Zira muhatabın, bu yükümlülüğü yerine getirmeyerek tahrif edilmiş çeki ödemesi halinde TTK 812.maddesi kapsamında, kusursuz sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Ancak madde devamındaki düzenleme gereğince, düzenleyenin kusurlu olması hali, muhatabın sorumluluğunu ortadan kaldırabilen veya azaltabilen bir durumdur.

Çekin ödenmesi ayrı, çekin geçerliliği ayrı değerlendirilmektedir. Çekin geçerliliğine ilişkin hususlar TTK’da yer alırken, ödenmesine ilişkin hususlar 5941 Sayılı Çek Kanununda (“Çek Kanunu”) düzenlenmektedir.

 

  1. 1.      ÇEKİN DEVRİ

 

a)      Nama Yazılı Çekin Devri

Kambiyo senetlerinin kanunen emre yazılı olduğu ve nama yazılı hâle getirilebilmeleri için lehtarın adından sonra açıkça “emre değildir” veya “nama yazılıdır” şeklinde bir kayıt konulması gerektiği TTK 681, 778/1-a, 788 maddelerinde düzenleme alanı bulmuştur. İşte bir çekin emre yazılı değildir kaydıyla belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınırsa, bu çek nama yazılı hâle gelir. Nama yazılı çek, ancak alacağın devriyle devredilebilir ve bu devir, alacağın temlikinin hukuki sonuçlarını doğurur. Dolayısıyla nama yazılı çekler, ciro ile devredilemez. Bu nedenle nama yazılı bir çeki ciro ile devralan kişi de kural olarak yetkili hamil sıfatını kazanamaz.

b)     Emre Yazılı Çekin Devri

Açıkça emre yazılı kaydıyla veya bu kaydolmadan belirli bir kişi lehine ödenmesi şart kılınan bir çek, emre yazılı çektir ve ciro ve zilyetliğin geçirilmesiyle devredilebilir. Ciro, düzenleyen veya çek kapsamında borçlu olanlardan herhangi biri lehine de yapılabilir. Bu kişiler çeki yeniden ciro edebilirler. Çekin, cirosunun kayıtsız ve şartsız olması gerekmektedir. Ciro, şartlara tabi tutulmuşsa bunlar yazılmamış sayılmaktadır. Ayrıca kısmi ciro da batıldır. Yani çek üzerinde yazan tutarın bir kısmının ödeneceğine ilişkin yapılan ciro geçersizdir.

 

c)      Hamiline Yazılı Çekin Devri

Çek, herhangi bir lehtar gösterilmeden açıkça hamiline yazılabilir. Ayrıca belirli bir kişi lehine veya hamiline kelimelerinin yahut buna benzer başka bir ibarenin eklenmesi ile düzenlenen çek de hamiline yazılı çek sayılmaktadır. Kimin lehine düzenlendiği gösterilmeyen, yani lehtar kısmı boş bırakılan bir çek de hamiline yazılı çek hükmündedir. İşte açıkça hamiline yazılı olarak düzenlenen veya TTK m.785/2-3 gereği hamiline yazılı sayılan bir çekin devri için, sadece çekin zilyetliğinin devri yani senedin teslimi gerekli ve yeterlidir. Dolayısıyla hamiline yazılı çekin devrinde, herhangi bir yazılı devir beyanına veya ciroya ihtiyaç yoktur.

  1. 2.      ÖDEME İÇİN İBRAZ

Çekin ibrazı için TTK ile çeşitli süreler öngörülmüştür. TTK 796.maddesinden düzenleme alanı bulan süreler ilgili maddeye kapsamında, düzenlendiği yerde ödenecekse on gün; düzenlendiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Ödeneceği ülkeden başka bir ülkede düzenlenen çek, düzenlenme yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise bir ay ve ayrı ayrı kıtalarda ise üç ay içinde muhataba ibraz edilmelidir. Bu bakımdan, bir Avrupa ülkesinde düzenlenip Akdeniz’e sahili bulunan bir ülkede ödenecek olan ve aynı şekilde Akdeniz’e sahili olan bir ülkede düzenlenip bir Avrupa ülkesinde ödenmesi gereken çekler, aynı kıtada düzenlenmiş ve ödenmesi şart kılınmış sayılır.

Eğer çek üzerinde ödeme yeri belirtilmemişse, çek bankanın merkezinin bulunduğu yerde ödenir. Muhatap bir banka olduğu için ticari merkezinin nerede olduğunu hem Merkezi Sicil Kayıt Sisteminden (“MERSİS”) hem de ticaret sicilinden bulmak mümkündür. Bu yüzden çek de ödeme yerinin bulunmama ihtimali yoktur. Muhatap bankanın herhangi bir şubesine yapılan ibraz ödeme için ibraz sayılmaktadır.

 

İbraz süreleri, zamanaşımı süreleri değildir; hak düşürücü süre niteliğine haiz sürelerdir. Dolayısıyla taraflar arasında yapılacak bir sözleşme ile değiştirilmeleri mümkün değildir. İşlemeye başlayan ibraz sürelerinin durması veya kesilmesi gibi bir durumda da söz konusu olmamaktadır. TTK ile ibraz süresi içinde çeki ödeme için muhatap bankaya ibraz etmeyen hamilin, düzenleyen de dâhil olmak üzere tüm sorumlulara karşı kambiyo hukukuna dayalı başvurma hakkını kaybedeceği düzenlenmiştir.

  1. 3.      MUHATABIN ÖDEME YÜKÜMLÜLÜĞÜ

Karşılığı bulunan çek, düzenleyene ait hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edebileceğini yukarıda ifade etmiştik. Çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödeme yapılacağı Çek Kanunu m.3/1 kapsamında düzenlenmiştir. Yani ödeme için ibrazın mutlaka çek üzerinde yazılı olan ödeme yerinde veya muhatabın belirli bir şubesine yapılması zorunlu değildir.

Banka tarafından hamilin yetkili hamil olup olmadığı ve hamilin kimliği saptandıktan sonra ödeme yapılması gerekmektedir. Muhatap bankanın, kendisine ibraz edilen emre yazılı bir çeki ödemeden önce, cirolar arasında düzgün bir zincirin mevcut olup olmadığını inceleme yükümlülüğü vardır. Ancak muhatap, çeki devreden kimselerin imzalarının gerçekliğini araştırmak zorunda değildir. Çek Kanunu m. 3/1’de ayrıca vergi kimlik numarasının saptanması da aranmakta ise de bu zorunluluk, ödemenin geçerlilik şartı olarak düzenlenmemiştir.

Ödeme, çekin muhatap bankaya iadesi karşılığında yapılır. Düzenleyenin, tedavül eden çekin kendisinin veya bir üçüncü kişinin elinden rızası dışında çıktığı iddiası ile muhatap bankaya ödemeden men talimatı vermesi yani çekin ödenmemesini istemesi, muhatap banka için bağlayıcı değildir. Bununla birlikte çek rızası dışında elinden çıkan örneğin çeki çaldıran ya da kaybeden hak sahibi, çekin iptali için dava açma hakkına sahiptir.

Çek kapsamında muhatap tarafından kabul işlemi yapılması söz konusu değildir. Çekte kabul yasağı vardır ve muhatap banka çeki kabul ederek kambiyo ilişkisine dâhil olamaz. Çeke her nasılsa yazılan bir kabul şerhi ise yazılmamış sayılır; yani TTK 784.madde doğrultusunda geçersizdir.

Bununla birlikte muhatap banka, Çek Kanunu madde 3/1 yer verilen ifadeler gereği karşılığı tamamen veya kısmen mevcut olan çeki, yetkili hamile ödemek zorundadır. Muhatabın karşılığı ödeme borcu, kambiyo ilişkisinden ayrı olarak, kanundan doğan bir borçtur. Aksine hareket, muhatabı hamile karşı sorumlu kılmaktadır.

Muhatap, yabancı para üzerinden düzenlenen çekleri, ibraz günündeki değerine göre ülke parası ile ödeyebilir. Fakat çek kapsamında aynen ödeme kaydı varsa, çek bedelinin yabancı para üzerinden ödenmesi gerekir. Bu ödeme, banka ile hesap sahibi arasındaki bir borç ilişkisine dayanır. Kanun, bu borç ilişkisinin, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi niteliğinde olduğunu öngörmektedir.

  1. B.     TAHRİF EDİLMİŞ ÇEK

Tahrifat, yazılı metin üzerinde değişiklik yaparak belgenin anlamını değiştirmek ve bozmak anlamına gelir. Çekin tahrif edilmesi ise düzenleyenin gerçek imzasını taşıyan çekin muhatap veya düzenleyene zarar vererek ve lehtar veya hamil lehine haklar sağlayarak metninin değiştirilmesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Çek üzerinde yapılan tahrifatlara; çek bedelinin on binden yüz bine çıkarılması, çekten cayma halinde ibraz süresi dolan çekin düzenlenme tarihinin değiştirilmesi, karşılıksız olduğu tespit edilen çekin düzenlenme tarihinin zamanaşımını erteleyecek şekilde değiştirilmesi veya sorumsuzluk kaydının silinmesi, çek kapsamına sonradan gerçek dışı beyan eklenmesi örnek olarak verilebilir.

  1. 1.      TAHRİF TÜRLERİ

 

  1. i.                    İsimde tahrifat

Çek kapsamında yer alan isimler düzenleyen ve lehtar haricinde avalist, ciranta, teyit eden olabilse de düzenleyeni zarara uğratabilecek olan, düzenleyen veya lehtarın isimlerindeki yapılan tahrifattır. Lehtarın isminde, çekin lehtara teslim edilmesinden önce çalınması veya kaybolması halinde tahrifat yapılabilir. Yine lehtarın isminin yanına “veya hamiline” ibaresinin eklenmesi, çek üzerinden hamilin ismi silinerek başka bir ismin yazılması ya da son cironun beyaz ciro haline getirilmesiyle de tahrifat yapılabilir.

TTK m. 682 kapsamında düzenleme alanı bulan beyaz ciroda devralan belirtilmez ve sadece imza atılır. Ad belirtilmeksizin sadece “ödeyiniz” veya “hamiline ödeyiniz” ibaresi ile atılan imzanın da beyaz ciro olduğu kabul edilmektedir.

Düzenleyenin isminde yapılacak tahrifatlar ise çek üzerinde banka tarafından verilen seri numarası, karekod, her bir çek yaprağında çek hesabının numarası ve çek hesabı sahibinin adı-soyadı bulunması için düzenlenen zorunluluklar nedeniyle ortadan kalkmıştır

  1. ii.                  Tutarda tahrifat

Çek kapsamında düzenleyeni zarara uğratacak en önemli tahrifat muhakkak tutara ilişkin tahrifattır. Zira bu sayede düzenleyenin hesabından daha fazla tutarın çekilmesi mümkün hale gelmektedir. Tutara ilişkin tahrifat meşru hamil veya çeki ele geçiren kötü niyetli şahıs tarafından yapılabilir. Ayrıca tahrifatın, tutar olarak yazılan rakam ve yazının değiştirilmesi veya para biriminin değiştirilmesi biçiminde de yapıldığı görülmektedir.

Çek tutarında tahrifat ile açık çek birbirlerine yakın kavramlardır; ancak geçerli bir senet metninde tedavüle çıkarıldıktan sonra değişiklik yapılması tahrifatı, senet metninde bilerek eksik bırakılan bazı unsurların anlaşmaya aykırı şekilde doldurulması ise açık çeki oluşturur.

  1. iii.                Diğer zorunlu unsurlarda tahrifat

Çek, ibraz süresinin uzatılabilmesi amacıyla düzenleme tarihinde tahrifata uğratılabilir. Yine çek, ibraz süresinin uzatılabilmesi amacıyla, düzenleme yeri veya ödeme yerinde değişiklikle tahrifata uğratılabilir. Açık çekin düzenleme tarihi, düzenleme yer veya ödeme yerlerinde yapılan tahrifat ise çekten cayma halinde önem arz etmektedir.

Çek, bir kredi aracı olmaması sebebiyle diğer kambiyo senetlerinden farklı olarak vadeye sahip değildir ve bu nedenle çek kapsamında vadeye ilişkin tahrifat yapılması mümkün değildir. Çek üzerinde vade yerine, kısa süreli ibraz süreleri vardır; ancak Çek Kanunu geçici m. 3/5 gereğince, 31/12/2025 tarihine kadar ileri tarihli çek düzenlenebilmesi mümkündür.

TTK m. 795/2 gereğince, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çek, ibraz gününde ödenir ve düzenlemeyle çekin düzenleme tarihi olarak ileri bir tarihin belirlenmesi suretiyle kredi aracı olarak kullanılabilmesi sağlanır. Çek kapsamında tahrifat sonucunda birden fazla düzenleme tarihinin ortaya çıkması halinde çek, geçersiz hale gelir.

 

  1. iv.                Çizgili Çek ve Mahsup Çekinde Tahrifat

Çizgili çek, çekin yanlışlıkla veya başka nedenlerle yetkisiz birine ödenmesini engelleyerek güvenli hale getirilmesi amacıyla ihdas edilmesidir. Bir diğer çek türü olan mahsup çeki ise çekin ön yüzüne hamil veya düzenleyen tarafından “hesaba geçirilecektir” ve benzeri ibareler yazılarak çekin nakden ödenmesinin sağlanmasıdır.

Çizgili çek kapsamında ve mahsup çekinde tahrifat yapılabilir. Muhatap, çizgili çek kapsamındaki tahrifatlarda TTK m. 804/5 düzenlemeler gereğince yalnızca çek bedelini aşmamak üzere zarardan sorumlu olur. Ancak çizgili çek üzerindeki çizgilerin veya zikredilen banka ticaret unvanının silinmesi hükümsüzdür. Muhatap, mahsup çekindeki tahrifatlarda TTK m. 805/3 gereğince yalnızca çek bedelini aşmamak üzere zarardan sorumlu olur.

Zarar gören düzenleyen ve hamilin, çek bedelini aşan zararlar için, çek anlaşması veya haksız fiil hükümlerine dayanarak muhatabın sorumluluğuna gitmesi mümkündür; ancak bu durumda çek bedelini aşan zarar ile hatalı ödeme arasında illiyet bağı aranır.

  1. 2.      TAHRİF EDİLMİŞ ÇEK KAPSAMINDA MUHATABIN SORUMLULUĞUNUN KOŞULLARI

Geçerli bir çek düzenlendikten sonra, lehtar veya sonraki hamillerinden biri tarafından kendi lehine tahrif edildiğinde çek kapsamındaki bu tahrifattan düzenleyen sorumlu olmaz. Çek metni değiştirildiğinde, değişiklikten sonra imza atanlar değişmiş halden ve değişiklikten önce imza atanlar değişiklikten önceki halden sorumlu olur. Sorumluluğa ilişkin bu ayrım, imzaların bağımsızlığı ilkesiyle de bağdaşmaktadır.

 

 

Ancak çek metninde yapılan değişikliğe tarafların aynı anda veya sonradan muvafakat vermesi mümkündür. Söz konusu değişikliğe muvafakat verildiği takdirde, muvafakat verenin sorumluluğu değişir ve sonradan muvafakat veren, çekin değişikliğe uğramış halinden sorumlu hale gelir.

Çek metninde yapılan değişikliğe muvafakat, çek üzerinde belirtilmiş olması şartıyla ilgililere karşı ileri sürülebilir. Ayrıca ilgilinin imzalamadığı değişiklikleri inkâr etmemesi halinde, çek metindeki değişiklik kendisine karşı ileri sürülebilir. Çek kapsamındaki tahrifatlar tasdik edilmediğinde ise tüm hamillere karşı dava veya defi olarak ileri sürülebilir.

  1. i.                    Tahrif edilmiş çek

TTK madde 812 kapsamında muhatabın sorumlu olması için tahrif edilmiş çekin varlığı aranmaktadır. Yukarıda ifade ettiğimiz çek üzerinde meydana gelen tahrifat hallerinde tahrif edilmiş çekin varlığından söz edilebilecektir.

  1. ii.                  Zarar

Muhatabın tahrif edilmiş çekten sorumlu olması için aranan bir diğer koşul zararın ortaya çıkmasıdır. Çek kapsamında tahrifat gerçekleştiğinde, zarar genellikle çek tutarını hak sahibi dışındaki birinin alması, gerçek hak sahibinin çek tutarını alamaması veya düzenleyenin daha fazla tutar ödemek zorunda kalması şeklinde ortaya çıkmaktadır.

  1. iii.                Kusur

Muhatap, düzenleyene karşı aralarındaki çek anlaşması nedeniyle, ödeme için ibraz edilen çekin imzasının gerçekliğini ve içeriğinin tahrifata uğrayıp uğramadığını, özenle kontrol etme yükümlülüğü altındadır. Muhatabın TTK ile düzenlenen bu yükümlülüğü emredici kural niteliğindedir.

Muhatap ilk bakışta anlaşılamayan, bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilebilen tahrifatlardan da sorumludur. Muhatap, tahrif edilmiş çekin ödenmesinden doğan zarardan kusuru olmaksızın sorumludur ve bu sorumluluk kanundan doğar.

Muhatabın bu sorumluluğunun kusursuz olduğu ve kanundan doğduğu, öğreti ve Yargıtay tarafından kabul görmektedir. Muhatabın sorumluluğu yalnızca, düzenleyene atfedilebilecek bir kusurla ortadan kalkacağından, düzenleyenin bir kusuru olmaması halinde tahrif edilmiş çekin ödenmesinden tamamen muhatap sorumlu olur. Muhatap, ödeme için ibraz edilen çek kapsamında tahrifat olmadığını değerlendirmeli, tahrifat tespit ettiğinde veya tereddüde düştüğünde ödeme yapmamalıdır. Aksi takdirde doğan zarardan, düzenleyenin kusuru yoksa muhatap sorumlu olacaktır.

 

Muhatabın kusuru, düzenleyenin kusurlu olması halinde muhatabın sorumluluğunun düzenleme alanı bulduğu TTK madde 812 için önem arz etmektedir. Ayrıca madde kapsamında, düzenleyenin kusurunun ağırlığı önemli olmadığı gibi muhatabın da ağır kusuru aranmamaktadır. TTK madde 812 kapsamında, düzenleyenin ve muhatabın kusuru değerlendirilebilirken, failin ve fail haricindeki çek ilgililerinin kusuru hesaba katılmamaktadır.

Düzenleyen, tahrifat fiillerini ispat etme yükümlülüğü altında olmakla birlikte uğradığı zararı ispat etmesi gerekmez. Tahrif edilmiş çekin ödenmesi halinde düzenleyenin çek tutarı kadar zarar gördüğü kabul edilmektedir. İddianın ispatında, somut olayın özellikleri de haklı gösteriyorsa hayatın olağan akışı veya yaklaşık ispat ölçüsünden faydalanılması mümkündür.

  1. 3.      MUHATABIN DÜZENLEYENE KARŞI SORUMLULUĞU VE KAPSAMI

Türk Hukuku’nda tahrif edilmiş çek kapsamında muhatap ve düzenleyen arasındaki ilişkiye, ilk olarak 6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanunu madde 724’te yer verilmiştir. Söz konusu ilişki, şu an ise yürürlükte olan TTK m. 812’de düzenlenmiştir. Bu madde, sahte ve tahrif edilmiş çeklerde, yalnızca muhatap ile düzenleyen arasındaki ilişkiyi ele almaktadır. Çekin ödenmesinden kural olarak muhatabın sorumlu olduğu maddenin ilk cümlesinden açıkça anlaşılmaktadır. Muhatabın TTK m. 812 gereğince sorumluluğunun doğabilmesi için çekin ödenmesi şart olduğundan, muhatabın ibraz karşısında ödemeyi herhangi bir sebeple reddetmesi halinde TTK m. 812 uygulanamaz.

Çek kapsamında düzenleme tarihinin tahrifatında, çek bedeli ödendiğinde düzenleyenin zararı doğmadıysa TTK m. 812 uygulanamaz. Ancak çekten cayma halinde ibraz süresi geçen çek, hamil tarafından ibraz süresi geçmemiş gibi değiştirilerek ibraz edilir ve muhatap tahrifata aldanarak çeki öderse TTK m. 812 kapsamında zarardan sorumlu olur. Ayrıca muhatabın düzenleyenle arasındaki sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) madde 112’ye başvurulabilir.

Muhatabın çekin ön ve arka yüzlerini kontrol etme yükümlülüğü olduğu için sahtelik ve tahrifat şüphesi söz konusu olursa eğer muhatabın çeki ödememesi beklenir. Düzenleyenin imza sahteliği olduğu hallerde bankanın düzenleyenin imzasını kontrol yükümlülüğü gündeme gelecektir. Muhatabın, tahrif ihtimalinin varlığından şüphelenmesine rağmen çeki ödemesi halinde; TTK m.812 de düzenleme alanı bulan hükme göre bundan dolayı sorumlu olup düzenleyenin zararını telafi etmekle yükümlü olduğu görülmektedir.

Açıklamalarımız doğrultusunda sahte veya tahrif edilmiş bir çekin ödenmiş olması durumunda düzenleyenin uğrayacağı zararı TTK’nın 812. maddesi kapsamında muhatap bankanın tazmin etmesi zorunludur. Muhatabın anılan madde gereğince sorumluluğu objektif bir sorumluluk olup, muhatap, bir kusuru bulunmasa dahi, sahte ve tahrif edilmiş bir çeki ödemiş olmaktan kaynaklanan zarara genel olarak katlanmak zorundadır.

 

Başka bir deyişle muhatap sadece kusursuzluğunu ispat etse dahi bu sorumluluktan kurtulamayacaktır. TKK’ nın 812 maddesi emredici nitelikte olmadığından taraflar arasındaki çek sözleşmelerine muhatap tarafından konulan sorumsuzluk kayıtları; aşağıda bahsedeceğimiz üzere TBK’nın 115/3. ve 116/3. maddeleri gereğince geçersiz olacaktır.

 

Muhatabın çek tutarında tahrifattan doğan sorumluluğu, tahrifat neticesinde artırılan tutar kadardır. Kısaca anlatacak olursak muhatap, çekin kaybolması, çalınması, düzenleyenin imzasının taklit edilerek veya sahte temsil beyanı ile düzenlenmesi durumlarında çek bedelinin tamamından, düzenleyenin çeki lehtara teslim etmesinden sonra lehtar veya sonraki bir hamil çek bedelini tahrif ettiğinde ise artırılan bedel kadar sorumludur. Düzenleyenin cayma beyanının bulunduğu çekin ibraz süresi tahrif edilerek uzatıldığında muhatap, ödeme yapması halinde çek bedelinin tamamından sorumlu olur.

  1. i.                    Sorumsuzluk Kaydı

TTK’nın 812. maddesi emredici nitelikte olmadığından, uygulamada çek anlaşmalarına aksine hükümler konularak çek kapsamında doğan sorumluluğun tamamen düzenleyene bırakılmasının mümkün olduğu ileri sürülmektedir.

Düzenleyen ve muhatap banka tarafından çek anlaşmasına konulan ve zarara kimin katlanacağını belirleyen kayıtların geçerliliğinin tespiti için TBK hükümlerine başvurulur. TBK m. 115/ 3 gereğince, muhatabın hile veya ağır kusuruna ilişkin sorumsuzluk kaydının geçersiz olduğu düzenlenmektedir.

  1. ii.                  Rücu Hakkı

Muhatabın TTK m. 812 gereğince uğradığı zararın tazmini için, tahrifatı gerçekleştiren faile rücu etmesi elbette mümkündür. Söz konusu fail, TBK m. 49 vd. yani haksız fiil hükümleri çerçevesinde, muhatabın zararını tazmin edecektir. Muhatap, düzenleyene ise TTK m. 812’deki kusura ilişkin hükümden dolayı rücu edemez. Muhatap, TTK m. 812 gereğince, düzenleyenin zararını üstlendiğinde, öğretide TTK m. 792 hükmü dikkate alınarak muhatabın kötü niyetli veya iktisabında ağır kusurlu olan hamilden çek bedelini talep edebileceği kabul edilmektedir. Muhatap, kötü niyetle iktisabı veya ağır kusuru ispatlayarak söz konusu çek tutarını hamilden talep edebilir.

Çekin ödenmesi durumunda, zarara uğrayan kişi de haksız fiil hükümlerine dayanarak ve ispat yükünü yerine getirerek failden zararını tazmin edebilir. Hatta çek tutarını aşan fazla zararını da haksız fiile dayanarak talep edebilmesi mümkündür.

  1. iii.                Dava ve Defi Hakkı

Çek üzerindeki tahrifata ilişkin ileri sürülebilecek defi, mutlak defi ve geçersizlik defidir. Uygulama ve Yargıtay kararlarında da kabul gören durum, tahrifata ilişkin defilerin “mutlak nitelikte defi” olduğu, herkese ve hamil bankaya karşı ileri sürülebileceğidir. Çek kapsamındaki tahrifatta, aleyhine etki doğan imza sahipleri def’i ileri sürebilirken, etkilenmeyen imza sahiplerinin def’i ileri süremeyeceği kabul edilmektedir.

Tahrif edilmiş çeke ilişkin dava, düzenleyen veya muhatap tarafından kural olarak faile karşı açılır; failin bilinmemesi veya bulunamaması hallerinde ise TTK m. 812 ile çeki ödeyen muhataba karşı açılacağı düzenlenmektedir.