İpoteğin Paraya Çevrilmesi İle Takipte TMK. m. 887 uyarınca Malike Bildirim Şartı ve Bu
Şarta Uymamanın Sonuçları
İpotek, bir kişisel alacağın teminat altına alınmasını amaçlayan ve bir taşınmazın değerinden
alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır.
İpoteğin Paraya Çevrilmesi
İcra İflas Kanunu’nun (“İİK”) 45 inci maddesine göre rehinle temin edilmiş bir alacağın
borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoluyla takip
yapabilir. Ancak rehinin tutarı borcu ödemeye yetmiyorsa alacaklı kalan alacağını iflas veya
haciz yoluyla takip edebilir.
Borçlu, borcuna karşılık kendi taşınmazını teminat olarak göstermişse, yani borçtan kişisel
olarak sorumlu olan borçlu ile taşınmaz maliki aynı kişiyse, kişisel sorumluluk ile taşınmaz
ile sorumluk bir aradadır. Türk Medeni Kanunu’nun (“TMK”) 881 inci maddesine göre,
ipoteğe konu olacak taşınmazın, borçlunun mülkiyetinde bulunması gerekmez. Söz konusu
taşınmaz üçüncü bir kişinin dahi olsa, bu taşınmaz üzerinde taşınmazın sahibi olmayan kişi
lehine ipotek tesis edilebilir. Bu halde, taşınmaz maliki ile borçtan kişisel sorumlu kişinin aynı
kişi olmaması durumu ortaya çıkar ve malik yalnızca borçlu borcunu ödemediği takdirde
taşınmazın paraya çevrilmesine katlanmakla yükümlüdür.
Ancak TMK’nın 887 inci maddesine göre; ipotekli taşınmazın maliki borçtan şahsen sorumlu
değilse, alacaklının ödeme isteminin ona karşı etkili olması, bu istemin hem borçluya hem
kendisine karşı yapılmış olmasına bağlıdır. Maddenin lafzından da açıkça anlaşıldığı üzere
ipotek borçlusuna müracaatta bulunulması, ödeme isteminin etkili olması açısından önem arz
etmektedir.
Başka bir deyişle, malike ihbar yapılmamışsa alacak malik bakımından muaccel olmamıştır.
İİK’nın 150 inci maddesinde de öngörüldüğü üzere alacaklı malike karşı rehnin paraya
çevrilmesi yoluna başvurduğunda, malik alacağın kendisi açısından muaccel olmadığı
itirazında yedi gün içerisinde bulunabilecektir. Malike yapılan ihbar, ipoteğe ilişkin ayni
talebin muacceliyeti için zorunludur. Yoksa şahsi alacak zaten borçluya yapılan ihbarla
muaccel hale gelecektir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2011/9362 E. ve 2011/26801K. sayılı kararında ipotek veren
üçüncü kişi ile asıl borçlu arasında zorunlu takip arkadaşlığının oluşacağından söz edilmiş ve
“Asıl borçlu hakkı hakkında koşullarına uygun olarak takip başlatıldığından ipotek veren
üçüncü kişiye TMK’nın 887 inci maddesi gereğince ihtar tebliğ ettirilmesi, borç muaccel hale
geldikten sonra adı geçen hakkında ayrı bir takip yapılması daha sonra bu takibin ilk takip
ile verilmesi, bu istemlerin yerine getirilmesi halinde ise takibin tümüyle iptaline karar
verilmesi gerekir” hükmü kurulmuştur.
Yine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2009/13177 E. ve 2009/13867 K. sayılı kararında
belirtildiği üzere “İpotek veren 3. Kişi yönünden borç muaccel hale getirilmediği taktirde,
onun hakkında takip başlatılamaz…takip şartı oluşmadan başlatılan takibin yasaya uygun
olmadığı görülmektedir.”