Defansif Tıp Uygulamaları ile Tıbbi Malpraktis Bağlantısı

Defansif Tıp Uygulamaları ile Tıbbi Malpraktis Bağlantısı

1. Malpraktis Kavramı
Tıbbi uygulama hataları yani malpraktis hekimin:
  - Tedavi sırasında standart ve güncel uygulamayı yapmaması,
  - Beceri eksikliği,
  - Hastaya tedavi vermemesi ile oluşan zarardır.
Malpraktis, sağlık personelinin (hizmetleri sunan hekim, hemşire ve ilgili yasaya göre hastaya müdahale yetkisi bulunan fizyoterapist, psikolog, diyetisyen vb.) öneri ve/veya uygulamaları sonucu hastalığın normal seyrinin dışına çıkarak iyileşmesinin gecikmesinden hastanın ölümüne kadar geniş bir yelpazedeki şartların tamamını içermektedir. Malpraktis oluşumu çoğunlukla birden fazla nedenle ilişkilendirilmekte olup insan faktörü (bilgisizlik, zihinsel muhakeme hataları, dikkatsizlik, dalgınlık, aşırı yorgunluk, acelecilik vb.), çevresel faktörler ve tıbbi cihaz hataları (bakımsız, kalibre olmayan, arızalı) birlikte hata oranlarını artırmaktadır.

2. Aydınlatılmış Hasta Onamı

Hastaya uygulanacak olan tıbbi müdahaleden önce kişinin gerektiği şekilde bilgilendirilerek rızasının alınmaması, kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığının düzenlendiği Anayasa’nın 17’nci maddesini ve dolayısıyla kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkının ihlaline sebep olabilir. Gerek ulusal gerekse uluslararası mevzuata bakıldığında, hekimin hastasını aydınlatma görevinin hekim için bir yükümlülük olduğu açıkça anlaşılmaktadır.

Hekimin hastasını hali hazırdaki sağlık durumu, rahatsızlıkları sonucunda koyduğu tanı, önerdiği tedavi ve bu tedavinin türü ile süresi, tedavinin başarı şansı, uygulanacak tedavinin taşıdığı her türlü riskler, tedaviye dahil olan ilaçların kullanılış yol ve yöntemleri ile bunların sahip olduğu muhtemel yan etkiler, hastanın bu tedaviyi kabul etmemesi durumunda karşılaşacağı tıbbi sonuçlar ve riskler konusunda bilgilendirmesi, yani hastasını yaşadığı tıbbi sorunla ilgili detaylı olarak aydınlatması ve sonuçta ondan bu aydınlatma karşılığında yazılı olarak belge almasıdır. Hastanın hekim tarafından, teknik terimlerden arındırılmış ve sosyo kültürel düzeyine uygun bir dille aydınlatılması ve kendisine anlatılanları anladığının, yapılacak tıbbi müdahaleyi onayladığının veya kabul ettiğinin yazılı olarak bildirilmesi gerekmektedir. Aydınlatma sonucunda, kişinin kendi sağlığı hakkında karar verebilme hakkı söz konusu olabilmektedir.

3. Defansif Tıp

Günümüzde hekimlere yönelik açılmış olan ceza ve hukuk davalarının oranının arttığı göz önüne alındığında, hekimler herhangi bir tıbbi malpraktis iddiası ile karşılaşmamak adına önce hastayı koruma anlayışından uzaklaşmış, öncelikle kendini koruma ihtiyacı hissetmektedirler. Hekimlerin bu tutumuna ise, defansif tıp uygulamaları olarak adlandırılmaktadır. Defansif tıp uygulamaları ise pozitif ve negatif defansif tıp uygulamaları olmak üzere iki ana başlıkta incelenmektedir.

i. Pozitif Defansif Tıp Uygulamaları

Pozitif defansif tıp uygulamalarının bir diğer adı da güvence temelli yaklaşımdır. Hekimin herhangi bir hukuki risk yaşamamak adına tıbben gerekmeyen ekstra muayene, tetkik ve tedavi yapması, sorumluluktan kaçmak maksatlı olarak hasta için izlenecek prosedürlerin tıbben herhangi bir faydası olmamasına rağmen arttırılması tarzı olarak tanımlanır. Burada hekimin asıl amacı, hastalığın teşhis ve tedavisinde üzerine düşenden daha fazlasını yaptığını ileride meydana gelebilecek ceza ve hukuk davalarında ispatlamaktır. Bir nevi, hekim kendini güvenceye aldığını düşünmektedir. Bu minvalde, hekimler hastalardan normalden daha çok test istemekte, testin yalnızca negatif yönlerini dikkate alabilmektedir. Pozitif defansif tıp uygulamaları kapsamına hekimin hastasını teşhis ve tedavi süreci ile ilgili daha çok bilgilendirmesi, daha iyi kayıt tutması ve aydınlatılmış hasta onamına önem vermesi gibi birçok olumlu davranış da girmektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken temel husus, hekimin güvence temelli uygulamaları yönünden tıbbi bir gereklilik olup olmadığıdır. Modern tıbbın ve hastalığın gereklerine aykırı olarak gerçekleştirilebilecek en masum görünen fazladan tetkik isteme dahi tek başına hastanın zamansal ve maddi kayba uğraması nedeniyle hak ihlalini gündeme getirebilecektir.

Hastanın maddi menfaatlerini gözetme yükümlülüğünü yerine getirmeme hekime maddi sorumluluk yüklemektedir, bu doğrudan zarar kavramı içerisine girmektedir. Günümüzde özellikle özel sağlık kurumlarında karşımıza çıkan bu hususun sebebi yalnızca hekimin pozitif defansif tıp uygulanmasından da kaynaklanmamaktadır.

ii. Negatif Defansif Tıp Uygulamaları

Hekimin kendini güvenceye almak istemesinden kaynaklanan bir diğer yaklaşımı ise, sakıngan yaklaşımdır. Öyle ki, hekimin kendince tıbbi malpraktis dava riski taşıdığına inandığı veya diğer yasal risklerden korunmasını gerektireceğini düşündüğü bir tıbbi vaka ile karşılaşması durumunda, hastanın tanı ve tedavi sürecine katılmak ve destek sağlamak yerine, hastayı başka bir hekime veya sağlık kurum/kuruluşuna yöneltmesi söz konusu olmaktadır. Tıbbi hataların oluşmaması için tedbirlerin alınması ne denli doğru ise hata yapmamak için işlem yapmaktan kaçınmak da o denli suçtur. Daha ilk başta hastanın tıbbi hizmet görme hakkı ihlal edilmektedir.


Daha fazla bilgi ve destek için [email protected] adresinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.